Şimdilik bir rastlantı
bombalar düşmedi başıma
salgınlardan kurtuldum,
ensemde kara cehennem
dişlerinin sıcaklığı
kanserin, sarılığın, sars’ın,
bir korku filmi yaşadığım çağ
ömrümün ellinci yaşı merhaba
Düşlerimde kar sızısı
alnım ateşler içinde
gören içtiğimi sanacak
dünya yalpalıyor oysa
yanık ceset kokuyor ortalık,
her an çalabilir kapınızı
zamansız ecel tanrıları
diğer namıyla uygarlık !
Payıma düşen güneşe
göz dikenler karşısında
konuşmak yasaktı ya
susmak ölümcül ayıp,
iyice büründüm gömleğine
gül açan insan sıcaklığının
bir yudum sevgi uğruna
el edip çağırdım sizi
bekledim aşkın kıyısında
Yaşanacak ne kaldı ki
demeler sizin suçunuz
yürekleri paylaşmayı
tenden ibaret sayanlar
hangi toprağı suluyorsunuz?
Size dokunmayacak mı
dünyayı saran yılan?
Kuyruğunu çevirip
incecik ensesine
gururunu onarıyor
adı hayvan olan akrep
ateş çemberlerinde
siz susuyorsunuz
(Yağmurkuşunun Türküsü'nden;sf.45-46)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder